Sıkça Sorulan Sorular

Cevap için soruların üstünü tıklayınız...

Bebeklerin ilk dişi çıktığı andan itibaren ,diş yüzeyleri temizlenmelidir.Yaklaşık olarak ilk diş 6.ayda çıkar.Nemli gazlı bez ile ilk çıkan dişler silinmelidir.Bebekler için üretilen fırça ile macunsuz olarak fırçalanmalı hatta çocuğun eline verilmelidir.2-3 yaşında düşük floridli macun kullanılabilir sonrasında bezelye büyüklüğünde çocuk macunları kullanılır.Çocuklar etkin fırçalama yetisine sahip değildirler,o nedenle mutlaka ebeveyn yardımcı olmalıdır.

Diş fırçası normal olarak günde üç kere kulanılmış ise altı ayda bir değiştirlmelidir.

Günümüz diş hekimliğinde implant uygulamaları ile takma çıkma protez kullanma mecburiyeti ortadan kalkmıştır

Uzmanlar tarafından ideal sayı üç olarak belirtilmiştir (sekiz saatte bir), ancak sabah, akşam iki kez fırçalamak da yeterli olabilir. Genelde sayı değil fırçalamanın iyi yapılması daha önemlidir.

Antibiyotik kullanımı bir tedavi yöntemidir ve bu tedaviye doktor karar vermelidir, danışılmadan kullanılmamalıdır.

Ağız içindeki tedaviler anestezi sonrasında (uyuşturma ile) tamamen acısız ve ağrısız olarak gerçekleştirilir.

Doğru ellerde, doğru yöntemlerle yapıldığında herhangi bir zararı yoktur.

Kesinlikle hayır. Ağrının sebebi çürük ise kanal tedavisi veya dolgu ile diş kurtarılmaya çalışılmalıdır.

Hamileliğin ilk üç ve son üç ayı acil olmadıkça diş hekimliği gibi girişimsel her türlü tedavi ertelenmelidir. Fakat hastanın çok ağrısı varsa veya enfeksiyon oluşmuşsa doktorunun iznini alarak tedavi edilebilir. En doğrusu hamilelik planlanmadan önce ağız ve diş bakımının yaptırılması gerekir.

3-4 yaşından itibaren diş hekimi kontrolü gerekmektedir.

Her kırık diş çekilmez, değişik tedavi yöntemleri ile (dolgu veya kaplama) diş kurtarılabilir.

Hassasiyet sebebi diş çürüğü ise tedavi edilmelidir. Eğer diş eti hastalığı ve diş eti çekilmesi nedeniyle oluşuyorsa,diş eti tedavisi ile birlikte uygun hassasiyet tedavisi (lazer,flourid uygulaması) gerekir.

Estetik çok geniş kapsamlı bir kavramdır, laminate kaplamalar beklentilerimize en uygun olarak dişlerin küçültülmesine gerek kalmadan yapılabilir.

Gün boyu yorulan yumuşak dokuların ve damakların dinlenmesi için ,takıp çıkarılabilen protezlerin gece yatarken temiz,içi su dolu bir protez kabına çıkarılması gerekir.Protezin kuruda kalması su kaybedip kurumasına ve kırılganlaşmasına neden olur.

Her yirmi yaş dişi çekilmez, diş tam olarak çıkmışsa ve çürük yoksa çekilmesine gerek yoktur.

Eğer çürük sinirlere kadar geldiyse sadece dolgu yapmak yeterli olmaz, bununla birlikte dişin kökünde bulunan sinirlerin çıkarılıp bu kanalların da doldurulması gerekmektedir.

Protez kullanmak çok kolay bir olay değildir, ağızda hareketsiz durması zordur, bu sebeple ağızda kalan her diş protezi tutarak protezin oynamasını engelleyeceğinden tüm dişleri çektirmek kesinlikle tavsiye edilmez.

Dişlerimizde doğadaki her cisim gibi kırılabilir bu sebeple kabuklu yemişleri dişle kırmak tavsiye edilmez.

Eğer yeterli derecede fırçalanmazsa dolgu yapılan diş tekrar çürüyebilir, bununla beraber her dolgunun bir ömrü olduğu unutulmamalıdır.

İmplantın en büyük avantajı diğer konservatif tedavi yöntemlerine oranla çok daha sağlam, rahat ve güvenilir olmasıdır. İmplantı bu kadar başarılı yapan önemli unsurlardan biride tek başına bir yapı olmasıdır. Herhangi bir yerden destek almaya ihtiyacı olmadığı için de diğer dişleri hiçbir zararı yoktur.

Diş hekimliğinde “prostetik diş cerrahisi” alanına giren implant’ın başarılı sonuçları sebebiyle her geçen gün kullanımı artmaktadır. Ancak birden fazla değişkenin etkili olduğu ve bu değişkenlerin sistemli bir şekilde kontrolunu gerektiren zahmetli ve masraflı bir süreci de beraberinde getirmektedir.

Cerrahi bir işlem olan implant operasyonun dan önce hastaya lokal anestezi uygulanır. Bu yüzden cerrahi işlem sırasında hasta hiçbir şekilde acı veya ağrı hissetmez. İmplant yapılan hastalarda aynı gün anestezi etkisi dağıldıktan sonra hafif ağrılar olabilir. Bu ağrılar normal karşılanmaktadır. Operasyon sonrası diş hekiminin önerdiği ağrı kesici kullanılarak bu durum giderilir. İmplant yaptıran hastalara daha sonra sorulduğunda bu ağrının normal diş çekiminde yaşanan ağrıya benzer olduğu söylemektedirler.

Diş İmplantı (Dental İmplant), eksik olan dişlerin fonksiyon ve estetiğini tekrar sağlamak amacıyla, çene kemiğine yerleştirilen ve Titanyum’dan yapılan yapay diş köküdür. Zamanla bu yapay diş kökü çene ve damak kemiği ile kaynaşır ve doğal diş köklerine en iyi alternatiftir.

Doğal dişlere benzer estetik beklentiler ile birlikte ağız içinde özellikle ön bölgelerde kullanılan materyallerin de estetik olmasına özen gösterilmeye başlanmıştır. Uzun yıllardır kullanılan metal destekli porselenler sistemlerde ışık geçirgenliğinin olmamasından kaynaklanan doğal görünümün sağlanamaması ve zaman zaman kişide alerjik vakalara neden olması ile beraber zamanla diş etlerinde grileşmelere neden olmalarından dolayı yeni alternatifler aranmaya başlanmıştır.

Zirkonyum, doku dostu olma özelliği ile diş hekimliğinde de kullanılmaya başlanmıştır. Diş hekimliğinde zirkonyumun kullanılması ile beraber, metal altyapıya yakın sağlamlık sağlanmıştır. Diğer materyaller gibi porselen altından yansımaması ve diş etlerinde renklenmeye sebep olmaması  ve korozyona karşı gösterdiği direnç zirkonyumun kullanımını artırmıştır.

Diş, metal destekli kaplamalarda olduğu gibi bir miktar küçültülür ve diş eti sağlıklı duruma geldiğinde özel ölçü maddeleri ve ağıza uygun kaşıklarla hassas bir ölçü alınır. Laboratuvar ortamında dişe uygun renkte zirkonyum alt yapı ve üzerine porselen üst yapı işlenerek klinik ortamda dişe uyumlandırılır. Son olarak da özel yapıştırıcılar ile dişe daimi adapte edilir. Artık kendi dişinizden ayırt etmeden rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Derin çürükler sonucu pulpa (damar sinir paketi) kendini iyileştiremez ve enfeksiyon kök ucuna kadar yayılabilir. Enfeksiyonlu bir diş tedavi edilmez ise kist oluşumuna da sebep olur ve çene kemiğine zarar verebilir. Cerrahi müdahale veya dişin çekilmesi gerekebilir.